İran ile İngiltere, Almanya ve Fransa heyetleri İstanbul’da yeniden nükleer görüşme masasında bir araya geldi. Snapback mekanizması tartışılıyor.
Diplomasinin Kalbi Yine İstanbul’da
İran ile Avrupa’nın önde gelen üç ülkesi (İngiltere, Almanya ve Fransa), nükleer anlaşma kapsamında yürütülen diplomatik temaslara İstanbul’da devam etti. İran’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda yapılan toplantı, tarafların uzun süredir tıkanan müzakereleri yeniden canlandırma çabasının bir parçası. Toplantı, 2015 Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) çerçevesindeki son gelişmeleri ele aldı.
Nükleer Gündem: Uranyum ve Snapback Mekanizması
Görüşmelerin ana gündeminde, İran’ın nükleer faaliyetleriyle ilgili uranyum zenginleştirme düzeyi, denetim mekanizmaları ve KOEP kapsamında yer alan “snapback” (tetikleme) maddesi vardı. Bu madde, İran’ın anlaşma şartlarına uymaması durumunda BM yaptırımlarının otomatik olarak devreye sokulmasını öngörüyor.
Avrupa tarafı, İran’ın yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde bu mekanizmayı kullanabileceklerini belirtirken; İran ise bu tehdidi “hukuken temelsiz” olarak nitelendiriyor.
Taraflardan Açıklamalar
İran heyeti adına Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Tahtrevançi, ülkesinin barışçıl nükleer enerji hakkından vazgeçmeyeceğini ve baskıya boyun eğmeyeceklerini söyledi.
Avrupa temsilcileri, anlaşmanın yeniden işler hale gelmesinin diplomatik ve bölgesel güvenlik açısından hayati olduğunu vurguladı.
Görüşmelerin ardından yapılan basın açıklamasında, “taraflar, diyaloğun sürdürülmesi ve diplomatik çözüm yollarının güçlendirilmesi konusunda mutabık kaldı” ifadesi yer aldı.
Bölgesel Etkiler: Savaş Gölgesinde Diplomasi
Bu görüşmeler, özellikle İran ve İsrail arasında haziran ayında yaşanan 12 günlük gerilim sonrası ilk ciddi diplomatik girişim olarak dikkat çekiyor. İran’ın nükleer programı, sadece Batı ile değil, Orta Doğu’daki pek çok aktörle ilişkilerinde de belirleyici unsur haline gelmiş durumda.
İstanbul’un yeniden diplomasi merkezi olarak tercih edilmesi ise, Türkiye’nin bölgesel arabuluculuk kapasitesine olan güveni yansıtıyor.
Neden Önemli?
-
KOEP Anlaşması: 2015’te imzalanmış ancak ABD’nin 2018’de çekilmesiyle zayıflamıştı.
-
Snapback Mekanizması: 18 Ekim 2025’te süresi doluyor. Avrupa ülkeleri İran’ın ihlalleri nedeniyle yeniden devreye sokulmasını gündeme taşıyor.
-
Diplomatik Geri Dönüş: İstanbul görüşmeleri, taraflar arasında kopan diyalogun yeniden kurulması açısından kritik.
Sonuç ve Beklentiler
İstanbul’da yapılan bu toplantı, tarafların birbirine tamamen sırt çevirmediğini, halen çözüm umudu taşıdıklarını gösteriyor. Ancak zaman daralıyor: Snapback mekanizmasının son tarihi hızla yaklaşırken somut adımlar atılmazsa nükleer gerilim yeniden tırmanabilir. Türkiye’nin ara bulucu rolünün güçlenmesi ise, bu sürecin önemli kazanımlarından biri olabilir.

Değerlendirme
İstanbul’da Gerçekleşen İran–Avrupa Nükleer Görüşmeleri Neyi Gösteriyor?
İstanbul’da İran ile Avrupa’nın üç büyük ülkesi (Almanya, Fransa, Birleşik Krallık) arasında gerçekleşen nükleer masa görüşmeleri, son yıllarda yaşanan diplomatik durgunluğun ardından kritik bir açılım niteliği taşıyor. Görüşmeler, sadece İran’ın nükleer programı değil, aynı zamanda Batı’nın İran’a yönelik stratejik yaklaşımı açısından da belirleyici bir dönemece işaret ediyor.
Avrupa’nın gündeme getirdiği “snapback” yaptırımları, İran’ı daha şeffaf olmaya zorlayan bir baskı unsuru olarak masada duruyor. İran ise bu tehdit karşısında hem diplomatik pozisyonunu koruma hem de uranyum zenginleştirme faaliyetlerini “barışçıl” sınırlar içinde savunma yoluna gidiyor. Bu da taraflar arasında ciddi bir güven bunalımını açıkça ortaya koyuyor.
Türkiye’nin arabulucuya yakın konumda İstanbul’u diplomatik merkez olarak sunması, bölgesel denge açısından önemli bir sembol. Ancak görüşmelerin nihai sonucu; ABD’nin tutumu, İran’ın iç siyasi dengeleri ve Avrupa’nın baskı kapasitesiyle doğrudan ilişkili olacak.
Kritik tarih olan 18 Ekim 2025’e yaklaşırken; bu görüşme serisi, uluslararası nükleer denetim rejiminin geleceğini belirleyebilecek stratejik hamleleri beraberinde getirebilir. Özetle, İstanbul’daki masa sadece nükleer değil, küresel güç ilişkilerinin test edildiği bir satranç tahtası hâline gelmiş durumda.