Yükselen Güneşin Ülkesinde Türk İmzası: Japonya Savunmada Türkiye’ye Kapılarını Açıyor
Küresel jeopolitik dengelerin hızla değiştiği bir dönemde, Uzak Doğu’dan heyecan verici bir haber geldi. Japonya Hükümeti, 2026 mali yılı için hazırladığı ve rekor seviyeye ulaşan savunma bütçesinde, savunma teknolojileri alanında Türkiye ile stratejik bir ortaklığın sinyallerini verdi. Bu hamle, sadece iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri değil, aynı zamanda savunma dengelerini de kökten değiştirebilir.
Rekor Bütçe, Keskin Strateji
Japonya Savunma Bakanlığı tarafından sunulan bütçe teklifi, yaklaşık 8,8 trilyon yen (yaklaşık 60 milyar dolar) ile ülke tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Ancak bu bütçeyi asıl önemli kılan rakamsal büyüklüğü değil, harcama kalemlerinin odak noktası. Japonya; Çin ve Kuzey Kore gibi bölgesel tehditlere karşı “caydırıcılık” kapasitesini artırmak için rotasını yüksek teknolojiye, özellikle de insansız sistemlere çevirmiş durumda.
Türk SİHA’ları Japonya’nın Merceğinde
Haberin en çarpıcı detayı ise bütçede insansız hava araçlarına (İHA) ayrılan devasa pay ve bu noktada Türkiye’nin adının yüksek sesle anılması. Ukrayna’dan Karabağ’a kadar pek çok çatışma bölgesinde başarısını kanıtlayan Türk SİHA’ları, Japon askeri yetkililerinin dikkatinden kaçmadı. Japonya’nın, operasyonel maliyeti düşük ve verimliliği yüksek olan Türk yapımı sistemleri kendi envanterine katma ya da ortak üretim modelleri geliştirme konusunda oldukça istekli olduğu belirtiliyor.
Neden Şimdi?
Japonya, geleneksel olarak savunma sanayiinde ABD ile çok sıkı bir bağ kurmuş olsa da, son yıllarda tedarik zincirini çeşitlendirme stratejisi izliyor. Türkiye’nin savunma sanayiinde yakaladığı “maliyet-etkin” ve “sahada kanıtlanmış” teknoloji başarısı, Japonya için ideal bir alternatif sunuyor. Özellikle deniz sınırlarının korunması ve gözetleme faaliyetlerinde Türk İHA’larının sunacağı çözümler, Tokyo yönetimi için hayati önem taşıyor.
Sadece Alım Değil, Teknoloji Transferi
Uzmanlar, bu iş birliğinin sadece bir “satın alma” süreciyle sınırlı kalmayacağını öngörüyor. Japonya’nın robotik ve malzeme bilimindeki üstünlüğü ile Türkiye’nin insansız sistemlerdeki yazılım ve operasyonel tecrübesinin birleşmesi, dünya savunma pazarında yeni bir “üçüncü yol” oluşturabilir.
Sonuç: Stratejik Ortaklıkta Yeni Sayfa
Mart 2026’ya kadar parlamentonun onayına sunulacak olan bu bütçe, Türkiye-Japonya ilişkilerinde yeni bir milat olabilir. Eğer süreç beklendiği gibi ilerlerse, çok yakında Japon gökyüzünde Türk mühendisliğinin eserlerini görmek sürpriz olmayacak. Savunma sanayiinde “oyun kurucu” rolünü pekiştiren Türkiye, bu hamleyle Uzak Doğu’daki en stratejik kapılardan birini daha aralamış görünüyor.
