Sanat, Estetik ve Kültürle Türkiye’yi Temsil Etmek Onur

Tutku Karaca

Miss Freedom of the World 2025’te Türkiye’yi temsil edecek olan Tutku Karaca, güzelliği sadece dış görünüş değil; tarih, kültür ve duruşla bir bütün olarak yansıtmayı hedefliyor.

Türkiye’yi daha önce Cannes Film Festivali’nde temsil etmiş, İran sinemasında birçok projede yer almış, aynı zamanda kültürel ve sanatsal çalışmalarıyla öne çıkan Tutku Karaca İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezuniyetinin ardından Gold Model of Turkey kraliçeliği ile başlayan yolculuğu bugün onu uluslararası bir temsilciye dönüştürdü. Tasavvuf edebiyatı ve Mezopotamya bilginlerini konu alan festivallerden Balkan Savaşı ve Türk tarihine dair sanatsal faaliyetlere kadar uzanan çalışmalarıyla kültürel bir köprü kuran temsilcimiz, şimdi Miss Freedom of the World 2025 sahnesinde Türkiye’yi  temsil etmenin gururunu yaşıyor.
Hem güzelliğin sanatsal bir bütünlük olduğuna inanan hem de genç kadınlara ilham olmayı amaçlayan bu özel yolculuğu kendisinden dinliyoruz…

Kendinizden bahseder misiniz?

Fazla konuşan , heyecanlıyken telaşlı , dışarıdan mesafeli içeriden munis . Biraz sakin biraz delidolu ve oldukça kitap kurduyum.

Tutku Karaca
Tutku Karaca

Gold Model of Turkey kraliçeliğinizden Cannes Film Festivali’ne ve oradan İran sinemasına uzanan yolculuğunuzda sizi en çok dönüştüren deneyim ne oldu?

Cannes Film Festivali Komitesi’nden gelen şu mail hayatımın dönüm noktası oldu:“‘Gabra’ isimli kısa filminiz festivalimiz bünyesinde Türkiye temsili olarak kabul edilmiştir.”

Yaşanmış bir hikâyeden uyarlanan bu film, Suriyeli genç bir kızın dramını konu alıyordu. O projeyle birlikte hayatımızdaki rollerin sosyolojik dengelerini daha derin hissettim. Toplumsal farkındalığın sesi olabilmek, özümle yeniden buluşmamı sağladı.

Sanat çalışmalarınızda sık sık tasavvuf edebiyatı, Mezopotamya bilginleri ve Türk tarihine yer veriyorsunuz. Bu temalar, güzellik anlayışınızı nasıl etkiliyor?

Bana göre güzel olan her şey, bütünlükte güzeldir. Bir mimari yapı düşünün; onu güzel yapan yalnızca taşları değil, peyzajı, kullanılan malzemesi ve üzerine işlenen hikâyesidir. İşte o zaman bir bütün ve güzeldir.Benim anlayışımda güzellik, “Bütünlüğün Sanatı”dır. Bilgi birikimi ruhu güzelleştirir;bu ruhsal güzellik, kişinin düşüncelerine, çevresiyle olan ilişkilerine ve nihayetinde fiziksel yansımalarına dönüşür.

Cannes Film Festivali’nde Türkiye’yi temsil ettiğiniz kısa film, uluslararası platformda nasıl bir kültürel mesaj taşıdı?

Film, oryantalist bakış açısıyla değerlendirildiğinde Orta Doğu kültürünün yaşamı kaderci ve tinsel açıdan ele alışını; coğrafyanın demografik ve sosyolojik etkilerini uluslararası alana taşımış oldu.

İran sinemasında yer aldığınız projelerde farklı bir oyunculuk atmosferiyle karşılaştınız. Türk sinemasıyla kıyasladığınızda size neler kattı?

Bana iki önemli katkısı oldu:

Birincisi, yayın kısıtlamaları nedeniyle birçok şeyi dolaylı yollarla, farklı sanat dalları ve betimlemeler üzerinden anlatmaları. Bu yaklaşım oldukça zenginleştirici ve evrensel bir çözüm. Dillerini bilmeseniz bile izlediğiniz filmin etkisinde kalabiliyorsunuz.

İkincisi ise kültürlerini bütünüyle kabullenip müzik, resim, edebiyat, destanlar ve minyatürlerini sinemayla bütünleştirmeleri. Türk sinemasıyla kıyasladığımızda İran sineması; yeni akımlar, özgün terminolojiler ve global bir sanat dili kazandırmasıyla ön plana çıkıyor.

Günümüzde güzellik çoğu zaman fiziksel olarak algılansa da siz bunu sanat,duruş ve estetik bütünlüğüyle tanımlıyorsunuz. Bu bakış açınızı yarışmada nasıl yansıtmayı planlıyorsunuz?

Sadelik ve samimiyetle… İçimden geldiği gibi. Yarışmayı yalnızca bir güzellik platformu değil, aynı zamanda kültürlerimizi tanıtma fırsatı olarak görüyorum. En güzel yanı ise dünyanın dört bir yanından kadınlarla bir araya gelmek, kültürel paylaşımlarda bulunmak ve yeni dostluklar kurmak olacak.

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla yürüttüğünüz projelerden, özellikle Balkan Savaşı ve Türk tarihi üzerine yaptığınız sanatsal çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Bu projeler, şanlı Türk tarihimizin milli mücadelesinde cephede destan yazan kahramanlar kadar, cephe gerisinde mücadele eden Türk kadınlarına ithafen hazırlandı. Kısa filmler ve tiyatral etkinliklerden oluşan çalışmalarda sahne sanatları, kostüm ve cast direktörlüğünü üstlendim. Ayrıca kahraman Türk kadınlarından Çete Emir Ayşe’yi canlandırma şerefine nail oldum.

Tutku Karaca
Tutku Karaca

Miss Freedom of the World 2025’te Türkiye’yi temsil ederken kültürümüzden ve milli değerlerimizden hangi unsurları öne çıkarmak istiyorsunuz?

Türkiye demek, medeniyetlerin beşiği ve kültürel bir mozaik demektir. Tarih boyunca birçok ırka, etnik kökene ve inanca ev sahipliği yaptı, hâlâ da yapıyor. Ben de bu zenginliği ulusal kıyafetlerimizden ezgilerimize, halk danslarımızdan sunumlarımıza kadar yansıtmayı planlıyorum.

Yarışma sonrası hedefleriniz arasında TV Akademi eğitimleriyle genç kadınlara ulaşmak var. Bu projede gençlere hangi mesajı vermek istiyorsunuz?

Genç kadınlara mesajım çok net: “Güzellik, nasıl hissettiğinizdir.”

Bunu Leo Buscaglia’nın şu sözüyle tamamlamak isterim:

“Negatif ya da pozitif olun; hangisini seçerseniz sonunda yine siz haklı çıkacaksınız.”

Sevgilerimle…

Tutku Karaca’ya teşekkür eder,başarılarının devamını dilerim.

 

Paylaş:

Bu Kategoride Henüz İçerik Yok!