Cillian Murphy Dünyanın En Kötü Ünlüsü mü, En İyi Aktörü mü?

Cillian Murphy: Dünyanın En Kötü Ünlüsü mü, En İyi Aktörü mü

Cillian Murphy: Neden “Dünyanın En Kötü Ünlüsü” Olarak Anılıyor?

Hollywood’un parıltılı ışıkları, kırmızı halılar ve bitmek bilmeyen flaşlar… Çoğu aktör için bu durum başarının bir göstergesi olsa da, Cillian Murphy için durum biraz farklı. Hatta yakın dostu ve rol arkadaşı Emily Blunt’a göre Murphy, kelimenin tam anlamıyla “dünyanın en kötü ünlüsü.” Peki, bir Oscar ödüllü yıldız nasıl olur da bu sıfatla anılır?

Sanatın Gücü, Şöhretin Gölgesinde

Emily Blunt, Oppenheimer filmindeki iş birliği sırasında Murphy ile olan dostluğunu ve onun mesleğine olan yaklaşımını çarpıcı bir cümleyle özetledi: “O dünyanın en iyi aktörü ama en kötü ünlüsü.” Bu cümle ilk bakışta bir eleştiri gibi görünse de, aslında Murphy’nin oyunculuk sanatına duyduğu derin saygının bir nişanesi.

Murphy, şöhretin getirdiği “ünlü olma” halini bir iş değil, mesleğinin kaçınılmaz bir yan etkisi olarak görüyor. Kırmızı halıda yürümek, hayranlarla sürekli fotoğraf çektirmek veya magazin gündeminde kalmak onun doğasına aykırı. O, karakterine büründüğünde devleşen, ancak çekim biter bitmez kendi sakin dünyasına çekilen bir zanaatkar.

Cillian Murphy: Dünyanın En Kötü Ünlüsü mü, En İyi Aktörü mü
Cillian Murphy: Dünyanın En Kötü Ünlüsü mü, En İyi Aktörü mü

“Fame” Değil, “Craft” Tutkusu

Cillian Murphy’nin hayranları onun “ünlü olmaktan nefret etmesi” durumuna aşina. Röportajlarında sık sık şöhretin insan davranışlarını “fetişleştirdiğini” ve samimiyeti yok ettiğini dile getiriyor. Onun için önemli olan tek şey, hikayeyi en doğru şekilde anlatmak. Emily Blunt da tam olarak buna dikkat çekiyor: Murphy, övgüleri kabul etmekte zorlanan, her zaman daha iyisini arayan ve odağını asla kendi egosuna değil, işine çeviren bir isim.

Bir Başarı Hikayesi: Peaky Blinders’tan Oscar’a

Peaky Blinders’ın karizmatik Tommy Shelby’si olarak hafızalara kazınan Murphy, kariyeri boyunca popülerlikten ziyade nitelikli rolleri seçti. Christopher Nolan ile olan uzun süreli ortaklığı onu en sonunda Oppenheimer ile Oscar zirvesine taşıdı. Ancak o, altın heykelciği aldığında bile mütevazı duruşundan taviz vermedi.

Belki de onu “kötü bir ünlü” yapan şey, bizlere unuttuğumuz bir şeyi hatırlatmasıdır: Gerçek sanatın alkışa değil, tutkuya ihtiyacı vardır. Hollywood’un bu “utangaç devini” izlemeye devam edeceğiz, ancak muhtemelen onu bir partide değil, yine bir karakterin ruhunda kaybolmuşken göreceğiz.

Paylaş:
0 0 votes
İçeriği Değerlendir
Abone Ol
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments