Kadına Şiddete Sıfır Tolerans İlkesiyle Yeni Dönem Başladı
Türkiye, kadınların yaşam hakkını ve güvenliğini güvence altına alma yolunda kararlılığını bir kez daha gösterdi. Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan yeni bir genelge ile kadına yönelik şiddetle mücadelede 2026-2030 yıllarını kapsayacak “V. Ulusal Eylem Planı” resmen yürürlüğe girdi. Bu plan, yalnızca bir belge değil, toplumsal bilinci yükseltmeyi ve şiddetin her türlüsüne “sıfır tolerans” göstermeyi amaçlayan kapsamlı bir seferberliğin ilanıdır.
Tarihi Birikimden Kapsamlı Vizyona: Neden 5. Plan?
Türkiye, kadına yönelik şiddetle mücadelede 2007 yılından bu yana dört ulusal eylem planı uyguladı. Her plan, bir önceki dönemin deneyimleri üzerine inşa edilerek politikaları güçlendirdi. Bugün yürürlüğe giren V. Ulusal Eylem Planı, bu tarihi birikimi geleceğe taşıyan, güncel ihtiyaçları merkeze alan ve 2026-2030 vizyonunu belirleyen en kapsamlı yol haritası olarak dikkat çekiyor.
Bu genelge, kadına yönelik şiddetin önlenmesinin tek bir kurumun veya sektörün sorumluluğu olmadığını net bir şekilde vurguluyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı metinde belirtildiği gibi, bu mücadele; çok taraflı, disiplinler arası ve bütüncül bir yaklaşım ile toplumun tüm kesimlerinin ortak irade ve sorumluluğunu gerektiriyor.
Temel Amaç: Şiddete Sıfır Tolerans
Planda hedeflenen ana amaç, “Şiddete Sıfır Tolerans İlkesi ile Kadına Yönelik Her Türlü Şiddeti Önlemek” olarak belirlendi. Bu stratejik çerçeve, şiddeti kaynağında durdurmayı, mağdurları korumayı, failleri cezalandırmayı ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı hedefleyen bir dizi eylem ve faaliyeti içeriyor.
Bu planda öne çıkan kesişimsel ve bütüncül strateji, mücadelenin sadece polisiye tedbirlerle sınırlı kalmayıp, eğitimden sağlığa, hukuktan medyaya kadar hayatın her alanına yayılacağını gösteriyor.
Topyekûn Sorumluluk: Kim, Ne Yapacak?
V. Ulusal Eylem Planı’nın en önemli yeniliklerinden biri, sorumluluğun geniş bir yelpazeye dağıtılmasıdır. Plan, hedeflerine ulaşabilmek için şu kurum ve kuruluşlara somut görevler yüklüyor:
-
Kamu Kurum ve Kuruluşları: Yasaların uygulanmasında, koruyucu ve önleyici hizmetlerin sunulmasında temel rol üstlenecekler.
-
Üniversiteler ve Yerel Yönetimler: Akademik çalışmalarla şiddetin nedenlerini araştırmanın ve yerel çözümler geliştirmenin önünü açacaklar.
-
Sivil Toplum Kuruluşları (STK’lar): Saha deneyimlerini politika yapıcılara aktararak, farkındalık çalışmalarını yürütecekler.
-
Özel Sektör: İş yerlerinde şiddet önleme politikalarını uygulamak ve toplumsal cinsiyet eşitliği bilincini yaymakla yükümlü olacaklar.
Tüm bu aktörlerden, planda yer alan strateji ve faaliyetleri kendi bütçe ve programlarına entegre etmeleri beklenmektedir.

İzleme ve Koordinasyon: Başarının Anahtarı
Bir eylem planının başarısı, titizlikle yürütülen izleme ve değerlendirme süreçlerine bağlıdır. Bu yeni dönemde koordinasyon ve izleme görevi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından üstlenilmiştir.
-
Koordinasyon: Bakanlık, kurumlar arası eşgüdümü sağlayarak eylemlerin senkronize bir şekilde ilerlemesini temin edecek.
-
Hesap Verebilirlik: Kurum ve kuruluşlar, sorumlu oldukları faaliyetlere ilişkin gerçekleştirdikleri çalışmaları Bakanlıkça belirlenen usule göre oluşturulan izleme sistemine gireceklerdir.
-
Şeffaflık: Bakanlıkça hazırlanacak olan yıllık izleme raporları, hem Cumhurbaşkanlığına sunulacak hem de kamuoyunun bilgilenmesi amacıyla resmi internet adresinde yayımlanacaktır.
Bu güçlü izleme mekanizması, eylem planının kağıt üzerinde kalmayıp sahada somut sonuçlar üretmesini sağlamayı amaçlamaktadır.
Daha Güvenli Bir Gelecek İçin
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele V. Ulusal Eylem Planı (2026-2030), Türkiye’nin bu insani ve hukuki mücadeleyi ne denli ciddiye aldığının kanıtıdır. Şiddetin bir insanlık suçu olduğu bilinciyle hareket eden bu yeni dönem, toplumun her kesiminin elini taşın altına koyması gereken bir toplumsal sözleşmedir.
Gelecek beş yıl boyunca, “Sıfır Tolerans” ilkesi rehberliğinde atılacak kararlı adımlarla, kadınların güvende olduğu ve eşit haklara sahip olduğu bir Türkiye vizyonuna ulaşmak hedeflenmektedir. Tüm kurum ve kuruluşların, genelgede yer alan görevlerini titizlikle yerine getirmesiyle, şiddetin kökünü kazıma yolunda güçlü ve kararlı adımlar atılacaktır.