Çanakkale’nin su altındaki antik duvar kalıntısında arkeologlar çalışıyor. 90° açıyla birleşen yapı, modelleme ve kazılarla gün ışığına çıkarılacak.
Su altındaki sırla yüzleşme
Çanakkale’nin Ezine ilçesine bağlı Dalyan köyü kıyılarında, arkeologlar antik dönemden kalma bir su altı duvar kalıntısının peşinde. Suyun 2–4 metre derinliğinde, denizin içinde ortaya çıkarılan bu yapı parçası, 90 derecelik açılarla birbirine bağlanan bir mimari planı işaret ediyor. Ama bu duvar neyin parçasıydı? Nasıl bir yapı bu kadar dikkat çekiciydi? İşte, kazı çalışmaları, bilimsel yaklaşımlar, zorluklar ve umut dolu beklentilerle bu keşif anlatılıyor.
Alexandria Troas’ın suya uzanan yüzü
Dalyan köyü sınırları içinde yer alan ve MÖ 310’da Büyük İskender adına kurulduğu düşünülen Alexandria Troas Antik Kenti, yalnızca kara kazılarıyla değil, liman bağlantıları ve su içi kalıntılarıyla da dikkat çekiyor. Araştırmacılar, liman sınırlarının ötesinde, bağımsız bir yapı gibi duran kalıntıyı tespit etti.
Bu su altı yapı, kesme taş blok, moloz taş ve harç malzemesinden oluşuyor. En dikkat çekici yanı, iki duvarın birbirine 90° açıyla bağlanarak dörtgen bir mekan oluşturması. Ölçüler yaklaşık 30 × 30 metre civarında. Ancak yapı, klasik bir liman mendireği tarzında görünmüyor; kapalı bir mekan izlenimi veriyor.
Zorluklarla mücadele: su, dalga, rüzgar
Su altı araştırmaları, kara kazılarından çok daha fazla zorluk barındırıyor. Rüzgarlı havalar, yüzey dalgalanmaları, su altı görüşünü azaltan partiküller – tüm bunlar bilim insanlarının işini zorlaştırıyor. Prof. Dr. Erhan Öztepe, rüzgarlı günlerde suyun içinde sabit durmakta güçlük çekildiğini söylüyor.
Şimdilik fiziksel temizlik çalışmaları sınırlı kalıyor; kum yüzeyi üzerindeki örtüler ve tortuların giderilmesiyle yapının sınırlarının daha net ortaya çıkarılması hedefleniyor.
Modelleme ile geçmişe dijital pencere
Araştırmacılar, fiziksel kazıya geçmeden önce dijital ortamda modelleme yapmayı planlıyor. 3 boyutlu modeller, hem bilim insanları hem de arkeoloji meraklıları için büyük önem taşıyor. Bu sayede yapı, gelecekte nasıl görünebilirdi sorusuna yanıt aranacak.
Prof. Öztepe, bu yapı kalıntısının mimari stilinin MS 2. yüzyıla benzediğini belirtiyor. Bu da Roma Dönemi’nin ortalarına denk geliyor. Ancak kıyı çizgisinin zamanla nasıl değiştiği, yapıların kıyıya ne kadar yakın inşa edildiği gibi sorular hâlâ açıkta.

Geleceğe açılan kapı: 2026 hedefi
Kazı başkanı, 2026 yılında su altı ve kara kalıntılarının birlikte modellenmiş sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmayı hedefliyor. Mimarlar, arkeologlar ve su altı uzmanları ortak çalışacak; yapıların konumu, fonksiyonu ve çevresi detaylıca ortaya çıkarılacak.
Bu süreçte sondaj çalışmaları, coğrafi analizler ve jeomorfoloji araştırmaları da yapı kalıntısının tam işlevini anlamada rol oynayacak. Saliha kalıntı, antik yapı haritasında yeni bir parça olabilir.
Dikkat çekici yönler ve merak edilenler
-
90° açıyla birleşen duvar yapısı, klasik liman duvarlarından farklı bir izlenim veriyor
-
Modelleme yoluyla, fiziksel müdahaleye geçmeden önce yapı restore edilmiş şekilde “ayağa kaldırılacak”
-
Kıyı çizgisinin tarih boyunca değişkenlik göstermesi, yapıların konumunu anlamayı zorlaştırıyor
-
Su altı kazıları için uygun hava koşulları, çalışmaların sürekliliğini etkiliyor