NATO eski Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, kitabında Recep Tayyip Erdoğan’ı “konulara hâkim, kararlı ve bilgili” bir lider olarak nitelendiriyor.
Jens Stoltenberg, uzun süre görev yaptığı NATO Genel Sekreterliği döneminin ardından kaleme aldığı kitabı “Benim Dönemimde: Savaş Zamanında NATO’ya Liderlik” adlı eserinde, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a özel bir bölüm ayırıyor.
Stoltenberg, Erdoğan için “konulara derinlemesine hâkim olan, kararlı ve bilgili bir lider” ifadesini kullanıyor ve “Onunla iletişim kurmak kolay” diye ekliyor. Bu ifadeler, Türkiye-NATO ilişkilerinde Erdoğan’ın etkinliğini öne çıkarıyor.
Barış Pınarı Harekâtı ve Güvenli Bölge Tartışması
Kitabında, 2019’daki Barış Pınarı Harekâtı öncesi Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturulması yönündeki müzakerelere yer veren Stoltenberg, Erdoğan’ın yaklaşımını şu şekilde aktarıyor:
“YPG bir terör örgütüdür. Siz de bunu daha önce kabul etmiştiniz. Neden fikrinizi değiştirdiniz?”
Erdoğan’ın “Onlara DEAŞ’la savaşmak için ihtiyaç duyuyorsunuz ama bu onları daha az terörist yapmıyor” sözlerini de aktarıyor.
Stoltenberg, bu noktada Erdoğan’a hak verdiğini ifade ediyor ve “Bir kez daha Erdoğan haklıydı. DEAŞ’a karşı yürütülen kara ve hava operasyonları, BM Güvenlik Konseyi’nden açık bir yetki olmadan yapılıyordu” ifadesine yer veriyor.
Bu değerlendirme, Türkiye-Suriye sınır hattındaki güvenlik politikaları açısından Erdoğan’ın bakış açısının uluslararası düzeyde anlaşılma çabasını gösteriyor.
Finlandiya ve İsveç’in Üyelik Süreci
Stoltenberg, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelik sürecinde Türkiye’nin oynadığı önemli rolü de vurguluyor. “Anahtar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elindeydi” diyerek karar süreçlerinde Türkiye’nin belirleyici olduğuna işaret ediyor.
Erdoğan’ın kendisine şu mesajı ilettiğini aktarıyor:
“Terörle mücadelede yeterince adım atmadılar. Onay sürecinin nasıl ilerleyeceğini belirleyecek olan atacakları bu adımlardır.”
Bu sözler, Türkiye’nin güvenlik tercihleri ve tercihlerinin NATO süreci üzerindeki etkisini dış gözlemler açısından açığa çıkarıyor.
Değerlendirme ve Sonuç
Stoltenberg’in kullandığı tanımlar — “kararlı”, “bilgili”, “iletişimi kolay” — Erdoğan’ın hem iç hem dış siyaset alanında yalnızca yerli aktör değil, aynı zamanda uluslararası arenada aktif rol alan bir lider olarak algılandığını gösteriyor.
Kitapta yer alan bu analizler, Türkiye-NATO ilişkilerinde çatışma ve işbirliğinin bir arada yürüdüğü dinamikleri okura aktarıyor.
Özellikle güvenli bölge siyaseti ve terörle mücadele başlıkları çerçevesinde, Erdoğan’ın tutumunun yalnızca Türkiye için değil, NATO için de kritik olduğuna vurgu yapılmış durumda. Ayrıca Finlandiya-İsveç üyeliği sürecindeki Türk yaklaşımı, NATO’nun karar alma mekanizmalarının üye ülkelerin güvenlik algısı ile ne kadar iç içe geçtiğini gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, Stoltenberg’in bakış açısı ile Erdoğan’ın liderlik tarzı ve dış politikasındaki gündemler bir araya getirildiğinde; “karar verme”, “stratejik iletişim”, “terörle mücadele” ve “müttefiklik ilişkileri” gibi başlıkların Türkiye için ne kadar merkezi olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.
