Tacın Ötesinde: Tayvan’lı Üç Çocuk Annesi Bir Kadının Cesaret, İnanç ve Umut Yolculuğu
Kalpten Parlayan Işık: Geleceğe bırakılan etki “Jasmin Hsu”
Toplumun dayattığı sınırların ötesine geçmek her zaman cesaret ister. Hele ki bu cesaret, üç çocuklu, bekar bir annenin kalbinden doğuyorsa… Bu ilham verici röportajda, uluslararası Miss Freedom of the World güzellik yarışmasına katılarak hayatın yaşla ya da statüyle sınırlanamayacağını kanıtlayan güçlü bir kadının hikâyesine tanık olacaksınız. Onun için bu yarışma bir taçtan çok daha fazlasını temsil ediyor: Bir duruş, bir umut, bir ses… Kadınlara, özellikle de annelere, her yaşta hayal kurmanın mümkün olduğunu hatırlatan bu yolculuk; görünmeyen yaraların, sessiz kahramanlıkların ve içsel gücün manifestosu niteliğinde.
Yarışmaya katılmaya karar verdiğinizde, üç çocuk annesi olarak içinizde nasıl bir cesaret buldunuz?
Benim için bu yarışmaya katılmak hiçbir zaman sadece güzellikle ilgili değildi; cesaretle ilgiliydi. Üç çocuklu bekar bir anne olarak, dayanıklılık, empati ve güç gerektiren zorluklarla karşılaştım ve bana alışılmadık bir uluslararası sahneye adım atmamı sağlayan temelleri veren de bu özelliklerdi.
Zorluklarla dolu bir yolculuk geçirdiniz. Sizi ayakta tutan en büyük güç neydi?
Bu yolculukta harika bir yol arkadaşım olduğu için şanslıydım, Tayvan Güzeli; birbirimizi cesaretlendirdik ve destekledik. Bir diğer itici gücüm de çocuklarım, dezavantajlı geçmişlere sahip öğrencilerim ve benzer yaşam deneyimlerini paylaşan kadınlar için bir rol model olma kararlılığımdı. Onlara hayatın olasılıklarla dolu olduğunu ve koşulların veya sınırlamaların bizi tanımlamadığını göstermek istedim. Ancak en büyük güç kaynağım inancım. Tanrı’nın benim temelim olduğunu bilmek, bana ilerlemeye devam etme cesareti verdi.
Çocuklarınız bu başarıya tanık olduklarında ne tür bir destek ve ilham verdiler?
İlk başta çocuklarım annelerinin neden bir güzellik yarışmasına katıldığını tam olarak anlamadılar. Ama zamanla özverimi, azmimi ve amacımı fark ettiler. Güzellik yarışmasının sadece görünüşle ilgili olmadığını, aynı zamanda gelişim, disiplin ve savunuculukla da ilgili olduğunu gördüler. Saygıdan hayranlığa geçtiler, beni yürekten desteklediler ve annelerinin normlara meydan okuma ve yaşla sınırlı kalmayı reddetme cesaretine sahip olmasından gurur duydular.
Bir anne olarak bu tacı kazanmak, kadınların hayallerine gecikmeden ulaşabileceğini nasıl gösteriyor?
Her yaşta kadınların hayallerinin peşinden gitme hakkı olduğuna inanıyorum. Yaşlılarla yaptığım gönüllü çalışmalar bana derinden ilham verdi. Bir keresinde 84 yaşında bir katılımcıyla tanışmıştım ve bana hayatının aslında 70 yaşında, kocasını kaybettikten ve bağımsızlığını kazandıktan sonra başladığını söylemişti. Parıldayan gözleri -o kadar kararlı, özgür ve neşeliydi ki- bende unutulmaz bir izlenim bıraktı. Bana hayatın her aşamada yeniden başlayabileceğini ve hayallerin asla ertelenmemesi gerektiğini hatırlattı.
Sizce güzellik sadece görünüşle mi sınırlı, yoksa annelikle birlikte gelen başka bir güzellik daha var mı?
Gerçek güzellik hiçbir zaman sadece görünüşle ilgili olmamıştır; içten gelir. Annelik, farklı bir boyut katar: Dayanıklılık taşıyan bir şefkat, sorumlulukla iç içe geçmiş bir sevgi ve büyümeyi besleyen bir sabır. Örneğin, güzellik; bir çocuğa zorluklarla baş ederken sakin kalmakta, hayat bunaltıcı geldiğinde kararlı durmakta, aile bağlarını güçlü tutmak için çabucak affetmekte ve en küçük günlük anlarda bile neşe bulmakta bulunur. Bu, annelerin doğal olarak taşıdığı sessiz ama güçlü ışıktır.
Bu başarı size gelecek için nasıl yeni umutlar ve hedefler verdi?
Bu taç bir varış noktası değil, yeni bir yolculuğun başlangıcı. Sesimi daha fazla kadının, özellikle de bekar ve boşanmış annelerin özgüvenlerini ve öz değerlerini yeniden keşfetmelerine destek olmak için yükseltmeyi umuyorum. 45 yaşında, üç çocuklu bekar bir anne olarak uluslararası bir sahnede yer alarak, hikayemin her şeyin mümkün olduğunu kanıtlamasını umuyorum.
Hikayenizden ilham alacak bekar annelere ve kadınlara ne söylemek istersiniz?
Dinleyen her kadına: Başarısızlığın, yaşın veya koşulların sizi tanımlamasına izin vermeyin. Sonsuz bir değerle yaratıldınız. Hayal kurmaya cesaret edin ve zaten sahip olduğunuz hayatı sahiplenin. Toplumun sınırlamalarının sizi sınırlamasına asla izin vermeyin; olasılıklarınız sonsuz.
Hem anne hem de kadın olarak gelecek yolculuğunuzda nasıl bir etki bırakmayı hayal ediyorsunuz?
Umarım daha fazla kadın, yakmak istediğim ışığı görebilir: evlilik ve çocuklar hayatı ev rutinlerine indirgemez ve boşanma başarısızlık anlamına gelmez. Gelecek yalnızca kendi kararlarınız, zihniyetiniz ve eylemlerinizle belirlenir. Çocuklarıma minnettarım, çünkü onların annesi olmak beni daha iyi bir insan haline getirdi. Örnek olarak, yalnızca kendi hayallerimi gerçekleştirmeyi değil, çocuklarım da dahil olmak üzere birçok kişiye cesaret ve gururla yaşamaları için ilham vermeyi umuyorum.
Ayrıca boşanmanın suçluluk veya kırıklık dolu bir hayat anlamına gelmediğini ve bir aileyi “eksik” olarak tanımlamadığını da göstermek istiyorum. Bu, hayat yolculuğunun bir bölümü ve benim için yeni umutlarla dolu bir dönüm noktası oldu. Çocuklarımın ve benzer deneyimi yaşayan kadınların, bir sonraki bölümün güzel ve umut dolu olabileceğini bilmelerini istiyorum
Sonunda, eve getirdiğim en büyük hazine sadece taç değil, yarışmacılardı; hikâyeleri, mücadeleleri ve dirençleri. Dostluklar, hatta kız kardeşlik ve annelik kazandım; hatta birçoğu ilgim ve varlığımdan etkilenerek bana “anneciğim, anneciğim” dedi. Bu bana, göz alıcı sahne ışıklarının ardında her kadının kendi acı, umut ve azim yolculuğunu taşıdığını hatırlattı. Bir anne, bir yaşam koçu ve bir eğitimci olarak, bu deneyimler bilgelik ve şefkatin kaynağı haline geldi; başkalarına ilham ve rehberlik etmek için aktarabileceğim bir besin kaynağı. En büyük dileğim, dünyanın her yerindeki kadınların güzelliğin sadece sahnede parlayan şey olmadığını, aynı zamanda kalpte de var olduğunu ve hayatın her bölümünün cesaret, onur ve zarafetle yazılabileceğini görmelerini sağlamak.
Bu röportajda anlatılan hikâye; yalnızca bir yarışma başarısı değil, aynı zamanda bir kadının kendi potansiyelini yeniden keşfetmesinin ve başkalarına umut olmasının öyküsü. Taç, bu yolculuğun sadece bir simgesi. Asıl kazanç; yaşanmışlıkla yoğrulmuş bilgelik, annelikten gelen güç ve kadınlara ilham olma arzusu. O, artık sadece üç çocuğun annesi değil, binlerce kadının cesareti ve sesi. Ve bu yolculuk, daha yeni başlıyor…
Fotoğraflar: Gökan MORİNA
