Nükleer Savaşta Hayatta Kalmanın Sırrı: En Güvenli Yerler

Nükleer Savaşta Hayatta Kalma

Nükleer Savaş uzmanı Annie Jacobsen, olası bir nükleer felakette hayatta kalmak için en güvenli yerleri açıkladı. Radyasyon ve nükleer kıştan korunma.

Kıyametten Kaçış Planı: Nükleer Savaşta Hayatta Kalmak İçin En Güvenli Yerler

Dünya, büyük güçler arasındaki gerilimlerin gölgesinde yaşamaya devam ederken, nükleer savaş ihtimali de ne yazık ki uluslararası gündemin en üst sıralarında yer alıyor. Rusya’nın sahip olduğu devasa nükleer cephanelik ve Batı ile tırmanan gerilim, bu korkunç senaryonun teoriden pratiğe dökülme riskini artırıyor. Ancak, böylesi bir felaket durumunda bile hayatta kalma şansı olan yerler var mı?

Investigative gazeteci ve “Nükleer Savaş: Bir Senaryo” kitabının yazarı Annie Jacobsen, olası bir nükleer kıştan kurtulmak için en uygun bölgeleri işaret ediyor. Jacobsen’in çizdiği senaryo, ilk 72 dakikada dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 60’ının yok olabileceği kadar karanlık olsa da, felaketin uzun vadeli çevresel etkilerinden korunabilecek sığınakları da belirtiyor.

Yeni Zelanda: Yüzüklerin Efendisi Diyarından Güvenli Sığınağa

Uzman Jacobsen’e göre, nükleer savaş sonrası hayatta kalmak için en güvenli yerlerin başında Yeni Zelanda geliyor. Bu tercihin ardında iki temel neden yatıyor:

  1. Stratejik Konum: Yeni Zelanda, dünyanın büyük siyasi ve askeri çatışma merkezlerinden, özellikle de nükleer hedef olabilecek büyük güçlerden uzakta, izole bir konumda bulunuyor.
  2. Ekolojik Direnç: Jacobsen, nükleer bombaların düşmesinden sonra yaşanacak en büyük sorunun, gezegeni kaplayacak küresel bir soğuma dönemi olan nükleer kış olacağını belirtiyor.
Nükleer Savaşta Hayatta Kalma
Nükleer Savaşta Hayatta Kalma

Nükleer Kışın Yıkımı ve Avustralya’nın Rolü

Jacobsen, nükleer kışın etkilerini şöyle açıklıyor: “Dünyanın çoğu, özellikle orta enlemler, on yıl boyunca buz tabakalarıyla kaplanacak. Iowa ve Ukrayna gibi yerler sadece karla kaplı kalacak. Tarım çökecek ve tarım çöktüğünde insanlar ölecek.”

Bu buzlu ve karanlık senaryonun üzerine bir de radyasyon zehirlenmesi tehlikesi ekleniyor. Nükleer patlamaların neden olacağı hasar yüzünden ozon tabakası yok olacak, bu da insanları güneş ışığı altında dışarıda kalamayacak duruma getirecek ve hayatta kalanların yiyecek için savaşarak yer altında yaşamaya zorlanmasına neden olacak.

İşte tam bu noktada Yeni Zelanda ve Avustralya, diğer bölgelere göre kritik bir avantaja sahip. Jacobsen, bu iki ülkenin nükleer kışın en kötü etkilerinden görece daha az etkileneceğini ve tarımsal üretimi sürdürebilme potansiyeline sahip olacağını öne sürüyor. Bu da, uzun vadede hayatta kalmak için en temel gereksinim olan gıdaya erişim anlamına geliyor.

Felaketten Kaçış Yok, Ama Risk Azaltılabilir

Jacobsen’in anlattığı senaryo, nükleer bir savaşın küresel ölçekte bir felaket olacağını ve “iyimser” bir bakış açısı geliştirmenin imkansız olduğunu gösteriyor. Ancak, coğrafi izolasyon ve çevresel dirence sahip bu güney yarımküre ülkeleri, en azından felaketin ilk ve en yıkıcı aşamalarını atlatabilmek için bir şans penceresi sunuyor.

Sonuç olarak, uzmanlar bu korkunç senaryonun gerçekleşmemesi için diplomasi ve barışın önemini vurgulasa da, eğer en kötüsü gerçekleşirse, Yeni Zelanda ve Avustralya dünyanın geri kalanına göre daha yaşanabilir bir geleceğe sahip olacak gibi görünüyor.

Paylaş:

, Kategorisinden

0 0 votes
İçeriği Değerlendir
Abone Ol
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments