Uzmanlar ve güvenlik analistleri, 3. Dünya Savaşı’nın çıkma ihtimali olan en tehlikeli iki bölgeyi işaret ediyor: Tayvan ve Rusya-NATO sınırı.
Üçüncü Dünya Savaşının En Olası İki Başlangıç Noktası: Uzmanlar Uyarıyor!
Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana dünya, büyük güçler arasındaki böylesi bir gerilim dönemine tanık olmamıştı. Günümüzde, Ukrayna’daki savaşın devam etmesi ve Pasifik’teki jeopolitik rekabetin kızışmasıyla birlikte, “Üçüncü Dünya Savaşı” ifadesi artık sadece bir komplo teorisi olmaktan çıktı, küresel güvenlik uzmanlarının tartıştığı ciddi bir senaryoya dönüştü.
Peki, dünyanın yeniden küresel bir çatışmanın eşiğine gelmesi durumunda, bu savaşın fitili nereden ateşlenebilir? Uzmanlar, bu kritik sorunun cevabını iki ana bölge ve iki ana gerilim hattında görüyor.
1. Doğu’nun Parlayıcı Barut Fıçısı: Tayvan
Uluslararası güvenlik uzmanları tarafından en sık işaret edilen potansiyel çatışma noktası, Tayvan ve buradaki Çin-ABD gerilimidir. Atlantic Council tarafından 350’den fazla uzmanın katılımıyla gerçekleştirilen bir ankete göre, yeni bir dünya savaşı bekleyen uzmanların büyük bir çoğunluğu (yüzde 79), Çin’in önümüzdeki on yıl içinde Tayvan’ı zorla geri almaya çalışacağına inanıyor.
Bu senaryonun küresel bir çatışmaya dönüşme ihtimali oldukça yüksektir. Çünkü ABD, Tayvan’a askeri destek sağlama taahhüdüyle, bu bölgedeki herhangi bir eylemi kendi güvenlik çıkarlarına doğrudan bir tehdit olarak görüyor. Bir Çin işgal girişimi, kaçınılmaz olarak ABD ve müttefiklerini (Japonya, Güney Kore gibi) doğrudan bir savaşa sürükleyebilir, bu da İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülmemiş ölçekte bir küresel cepheleşmeyi başlatabilir. Bu çatışma, sadece bölgesel kalmayacak, küresel tedarik zincirleri ve ekonomik istikrar üzerinde yıkıcı etkiler yaratacaktır.
2. Avrupa’nın Donmuş Cephesi: Rusya ve NATO
İkinci büyük tehdit vektörü ise, Ukrayna’daki çatışmanın gölgesinde büyüyen Rusya-NATO gerilimidir. Uzmanlar, Rusya’nın Ukrayna’daki eylemlerini takiben, NATO ile doğrudan askeri çatışmaya girme riskinin ciddi şekilde arttığını belirtiyor.
Aynı Atlantic Council anketinde, uzmanların yüzde 45’i, Rusya ve NATO’nun önümüzdeki on yıl içinde doğrudan bir askeri çatışmaya gireceğine dair güçlü bir inanç taşıyor. Bu oran, önceki yıllara göre kayda değer bir artışı temsil ediyor. Eğer Rusya, NATO üyesi bir ülkeye (özellikle Baltık devletleri veya Polonya gibi Doğu Avrupa ülkelerine) karşı bir askeri hamle yaparsa, NATO’nun 5. Maddesi otomatik olarak devreye girecek ve bu, tüm ittifak üyelerinin kolektif savunma için savaşa girmesi anlamına gelecektir. Bu senaryo, Avrupa kıtasının kalbinde devasa ve yıkıcı bir savaşı tetikleyecektir.
Yeni Bir Dünya Düzeni ve “Şer Ekseni” Tehlikesi
Uzmanlar, potansiyel bir Üçüncü Dünya Savaşı’nın sadece iki cepheden ibaret olmayacağını, aynı zamanda küresel güçlerin de netleşen iki ana bloğa ayrılacağını öngörüyor.
ABD liderliğindeki Batı Bloğu‘nun karşısında, analistlerin yüzde 47’si, 2035’e kadar dünyanın büyük ölçüde Çin liderliğindeki bir bloğa bölüneceğini tahmin ediyor. Bu yeni “Şer Ekseni” olarak adlandırılan grupta, analistlerin yüzde 60’ına göre Çin’in yanı sıra Rusya, İran ve Kuzey Kore gibi ülkelerin resmi müttefik olarak yer alması bekleniyor.
Bu ittifakın oluşması, çatışma riskini daha da artırıyor çünkü bu ülkelerden herhangi birindeki bölgesel bir kriz, müttefiklik bağları nedeniyle hızla küresel bir savaşa dönüşme potansiyeli taşıyor. Özellikle Kuzey Kore ve Rusya’nın nükleer silah kullanma ihtimalinin en yüksek ülkeler olarak görülmesi, bu senaryonun dehşet verici boyutunu gözler önüne seriyor.
Halkın Savaş Beklentisi Yükseliyor
Sadece uzmanlar değil, halk da küresel bir çatışma olasılığına karşı endişeli. YouGov’un yaptığı araştırmalar, özellikle Birleşik Krallık’taki vatandaşların yarısından fazlasının (yüzde 53), önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde yeni bir dünya savaşının çıkma ihtimalini “olası” gördüğünü ortaya koyuyor. İngiliz halkı, bir savaş durumunda kendileriyle aynı safta ABD’yi, karşı safta ise Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore’yi bekliyor.
Sonuç: Kıyamet Saatine Doğru Geri Sayım
Küresel siyaset, son yıllarda gerilimlerin hızla tırmandığı bir döneme girdi. Pasifik’teki Tayvan krizi ve Avrupa’daki Rusya-NATO hattı, dünyanın en tehlikeli iki potansiyel cephesi olarak öne çıkıyor. Albert Einstein’ın ünlü sözünde dediği gibi: “Üçüncü Dünya Savaşı’nın hangi silahlarla yapılacağını bilmiyorum, ama dördüncüsü taş ve sopalarla yapılacaktır.” Bu söz, modern savaşın ve özellikle nükleer silah riskinin felaket boyutunu en çarpıcı şekilde özetliyor.
Uluslararası toplumun görevi, bu riskli senaryoların gerçekleşmesini önlemek için diplomasi kanallarını açık tutmak ve küresel gerilimi düşürmek olmalıdır. Aksi takdirde, dünyanın geleceği, büyük bir çatışmanın eşiğinde sallanmaya devam edecek.
