Otizmli ultra maraton yüzücüsü Tuna Tunca, 16,2 km’lik Cebelitarık Boğazı’nı 5 saat 32 dakikada geçerek dünya sularında tarih yazdı.
Cebelitarık Boğazı’nda otizmli ilk yüzücü: Tuna Tunca
İzmir’den çıkan bir dalga, dünya sularında yankılandı… 22 yaşındaki ultra maraton yüzücüsü Tuna Tunca, otizmli bir bireyin sınırları zorlayan azmiyle, İspanya’dan Fas’a uzanan Cebelitarık Boğazı geçişini tamamlayarak hem fiziksel hem ruhsal bir destan yazdı. 5 saat 32 dakika süren bu tarihî an, Tuna’yı “dünyada bu parkuru yüzerek geçen ilk otizmli yüzücü” unvanına taşıdı.
Sabah 09:27’de İspanya’nın Punta Marroqui kıyısından suya adım atan Tuna, 16.2 km’lik zorlu parkuru Fas’ın Ziri bölgesindeki kıyıya ulaşarak tamamladı. Ona bu anlamlı yolculukta İngiliz Rohan Crouse ve İspanyol Ariadna Moreno ile Victor Gregori Barrera eşlik etti. Kıyıya çıktığında annesi Gülnur Tunca, antrenörü Mert Onaran ve ekip arkadaşlarıyla duygu dolu bir kutlama yaşadı.
Bunun bir ilk olduğunu söylememize gerek yok: Tuna daha önce 13 Haziran’da Manş Denizi’ni 13 saat 26 dakikada yüzerek geçen ilk otizmli Türk sporcu olmuş; şimdi ise açık su yüzmenin en prestijli parkurlarından olan bu ikincisini de tamamlamış bulunuyor. Manş’la birlikte ‘Okyanus Yedilisi’ parkurlarından ilkini fetheden Tuna, şimdi bu seride ikinci rotayı da geçmiş oldu.
Ancak annesi Gülnur ve antrenörü Mert için bu sadece bir istatistik değil; zorluğun karşısında kararlılığı, farklılıkların güce dönüşebileceğinin en güçlü örneği. Çünkü Tuna, çocuk yaşta suyla tanıştı. 3,5 yaşında havuza kolluksuz atlayan bu küçük yüzücü, İzmir’de annesinin desteğiyle yüzme eğitimlerine başladı ve 11 yaşında antrenör Mert Onaran ile lisanslı sporcu oldu. İstanbul ve Çanakkale Boğazı’nı geçmesi, Sakız Adası’ndan Çeşme’ye yüzerek açık su geçişi yapan ilk otizmli birey olması, ardından Capri Adası–Napoli arasında 36 km’lik tarihi parkuru tamamlaması ile şampiyonluklar kazandı.
Tuna’nın başarılarının gizli kahramanı kuşkusuz annesi Gülnur. O, önce annelik kimliğini bir kenara bırakıp “gölge antrenör” olarak destek verdiği oğluna yaşam koçluğu yaptı; “zırhını giyerek” bir proje yöneticisi gibi ekibi topladı, strateji belirledi. Tuna’nın başarılarından kazandığı motivasyon hem ailenin hem de otizmli bireylerin temsilinde önemli bir ışık oldu.

İşte bu yüzden Tuna Tunca’nın bu tarihi başarısı sadece bir yüzme hikâyesi değil; azmin, çalışmanın, kararlılığın ve ilhamın gerçeğe dönüşmesi. Tuna, kulaç atarken hepimize bir mesaj veriyor: Sınırlar, zihinde var; düşünce yürekte…