Türkiye’nin kara sınırlarında yürütülen fiziki güvenlik altyapısı çalışmaları somut verilerle öne çıkıyor. 2026 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda yer alan bilgilere göre, kara sınır hattının yaklaşık %44’üne güvenlik duvarı örüldü ve %58’e yakın kısmına devriye yolu inşa edildi. Bu adım, düzensiz göç, kaçakçılık ve sınır aşan terör faaliyetleriyle mücadelede önemli bir dönemeç olarak değerlendiriliyor.
Sınır Örgüsünün Durumu: Rakamlarla
-
Türkiye’nin kara sınırlarının toplam uzunluğu 14 Ekim 2025 tarihi itibarıyla 2 949 km olarak bildirildi.
-
Bu hattın yaklaşık %44’ünü oluşturan 1 304 km uzunluğunda güvenlik duvarı tamamlandı.
-
Ayrıca %58 oranına denk gelen yaklaşık 1 700 km’de devriye yolu inşa edildi.
Riskli Bölgelere Odak
-
Birinci derecede riskli olarak tanımlanan Suriye ve İran sınır hatlarının toplam uzunluğu 1 471 km. Bu hattın yaklaşık %87’sinde (yaklaşık 1 274 km) güvenlik duvarı ve yine yaklaşık %87’si (yaklaşık 1 275 km) devriye yolu çalışması yürütüldü.
-
Irak sınır hattında 25 km’lik bölümde fiziki engel sistemi ve 26 km’lik bölümde devriye yolu tamamlandı; ayrıca 13 km’lik kısmında çalışmalar sürüyor.
-
İran hattında ise 2017–2025 dönemi içinde 560 km’lik bir bölümde (Ağrı: 81 km, Iğdır: 54 km, Hakkâri: 19 km, Van: 209 km) güvenlik duvarı ve devriye yolları tamamlandı.
Gözetleme ve Teknoloji Adımları
-
Doğu ve Güneydoğu sınırlarında termal kamera sistemli gözetleme kuleleri devreye alındı. Ekim ayı itibarıyla 223 kule sisteminin kurulumu tamamlandı.
-
Elektro-optik özellikli kule projesi kapsamında 10 000 metreden insan algılama ve 4 000 metreden insan tanıma yeteneğine sahip 341 kule (250’si Doğu sınırlarında) tamamlandı.
-
Bulgaristan ve Yunanistan sınırlarında başlatılan “Trakya Sınır Fiziki Güvenlik Sistemleri Projesi” kapsamında 396 km devriye yolu yapımı tamamlandı.
Neden Bu Projeler Önemli?
Güvenlik Açısından
Bu çalışmalar, sınırlarımızda oluşabilecek yasa dışı geçişler, kaçakçılık faaliyetleri ve terör örgütlerinin suikast, sızma gibi faaliyetlerinin önünü kesmede kritik bir alan. Fiziki engellerin yanı sıra teknolojik izleme sistemleri ve devriye yolları, “önceden engelleme” yaklaşımını güçlendiriyor.
Göç Yönetimi Açısından
Türkiye, coğrafi konumu sebebiyle hem giren hem çıkan göç hareketlerinde stratejik biralan. Fiziki güvenlik sistemleri, düzensiz göç akımlarını kontrol altına alma ve geçişleri düzenleme açısından destek sağlıyor.
Ekonomik ve Sosyal Maliyetler
Sınır güvenliği zayıf olduğunda kaçakçılık, insan ticareti, yasa dışı madencilik gibi unsurlar hem devletin hem toplumun ekonomik ve sosyal altyapısına yük getiriyor. Bu nedenle fiziki sistemlerin hızlı ve etkin inşası, uzun vadede maliyetleri düşürebilir.
Zorluklar ve Gelecek Perspektifi
-
Fiziki engel stratejisi önemli olsa da coğrafi koşullar, özellikle dağlık, sarp sınır hatlarında uygulamayı güçleştiriyor.
-
Teknoloji bakımından da sürekli güncelleme ve bakım ihtiyacı var; gözetleme kuleleri, kamera sistemleri belli bir süre sonra modernize edilmeli.
-
Çevresel ve yerel halk açısından da “duvar inşa etmek” bazı tartışmaları beraberinde getirebiliyor: yerel geçimler, sınır hattındaki yerleşimler, çevre düzenlemeleri gibi unsurlar dikkate alınmalı.
-
2026 yılı ve sonrası için programda yer alan bu projelerin tamamlanma süreci dikkatle izlenmeli; hedeflerin gerçekleşmesinde direncin hangi oranlarda kırıldığı, hangi bölgelerde gecikmeler yaşandığı izlenmeli.
Sonuç
Türkiye’nin kara sınırlarında fiziki ve teknolojik güvenlik sistemlerine yönelik önemli adımlar atıldı. Yaklaşık %44’lük kısmında güvenlik duvarı, %58’lik kısmında devriye yolu tamamlandı. Bu oranlar, sınır yönetimi açısından görece somut ilerlemeleri işaret ediyor. Ancak zorluklar hâlâ var: coğrafi engeller, bakım ve modernizasyon ihtiyacı, çevresel ve sosyo-ekonomik etkiler… Önümüzdeki yıllarda bu sistemlerin etkin işletilmesi ve sürdürülebilirliği belirleyici olacak.
