Distopik bilim kurgu klasiği The Running Man’in Glen Powell’lı ve Edgar Wright yönetmenliğindeki yeni filminin fragmanı yayınlandı.
Glen Powell, Yeni Running Man Filminde Hayatta Kalma Peşinde: King’in Distopyasına Geri Dönüş
Yönetmen Edgar Wright ve yükselen yıldız Glen Powell, Stephen King’in (Richard Bachman) karanlık eserini yeniden yorumluyor. Yayınlanan ilk fragman, film endüstrisinin en acımasız distopik vizyonlarından birinin çok daha gerçekçi ve gerilim dolu bir şekilde geri döndüğünü gösteriyor.
Sinema dünyasının en popüler ve karanlık distopik hikayelerinden biri olan The Running Man (Kaçan Adam), köklerine geri dönen, soluk kesici bir yeniden yapım ile izleyicilerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. 1987 yapımı Arnold Schwarzenegger’li, aksiyon ve hiciv yüklü kült filmle tanınan bu efsane, bu kez yönetmen koltuğunda türler arası geçişlerdeki ustalığıyla bilinen Edgar Wright‘ın (Shaun of the Dead, Baby Driver) oturması ve başrolde Hollywood’un yükselen yıldızı Glen Powell‘ın yer almasıyla bambaşka bir kimliğe bürünüyor. İlk fragmanı yayınlanan film, Stephen King’in (Richard Bachman takma adıyla) orijinal romanının kasvetli ve acımasız ruhunu yeniden yakalama sözü veriyor.
Hollywood’un Abartısından Romanın Acımasız Gerçekliğine
1987 yapımı The Running Man, fütüristik kostümler, abartılı “Avcılar” (Stalkers) ve parlak bir TV şovu estetiğiyle birleşen, dönemi için eğlenceli ve hiciv yüklü bir aksiyon filmiydi. Ancak Edgar Wright ve Glen Powell’ın vizyonu, King’in 1982 tarihli eserine çok daha sadık bir yaklaşım sergiliyor.
King’in romanında hikaye, hasta kızı için ilaç parası bulmak zorunda kalan, çaresiz bir işçi olan Ben Richards‘ın etrafında dönüyordu. Roman, bir anda sonuçlanan bir koşudan ziyade, Richards’ın 30 gün boyunca profesyonel suikastçılar tarafından avlanırken hayatta kalma mücadelesi verdiği, adeta bir ‘maraton’ niteliği taşıyordu. Yeni fragmanın ilk izlenimleri de bu daha kasvetli tona işaret ediyor. Abartılı kostümlü dövüşçüler yerine, Richards, maskeli ve siyah askeri üniformalı, ürkütücü ve gerçekçi avcılardan kaçıyor. Bu tercih, hikayenin distopik gelecekteki siyasi ve toplumsal baskı mesajını daha da güçlendiriyor.

Ölümcül Bir Şovun Kuralları ve Halkın Bağımlılığı
Filmin resmi sinopsisi, bize bu ölümcül oyunun kurallarını net bir şekilde sunuyor:
Yakın gelecekte, “The Running Man” televizyonun en çok izlenen şovudur. Yarışmacılar (Runners), profesyonel suikastçılar tarafından avlanırken 30 gün boyunca hayatta kalmak zorundadır. Her hareket, kana susamış bir halka yayınlanır ve hayatta kalınan her gün daha büyük bir nakit ödül getirir.
Hasta kızını kurtarmak için çaresiz kalan işçi sınıfından Ben Richards (Glen Powell), şovun çekici ama acımasız yapımcısı Dan Killian (Usta oyuncu Josh Brolin) tarafından oyuna son çare olarak girmeye ikna edilir. Ancak Richards’ın meydan okuması, içgüdüleri ve pes etmeyen cesareti, onu beklenmedik bir halk favorisine dönüştürür ve kısa sürede tüm sistem için bir tehdit haline gelir. Reytingler hızla yükselirken, Ben sadece Avcıları değil, onun düşüşünü izlemeye bağımlı hale gelmiş bir ulusu da alt etmek zorundadır.
Edgar Wright Dokunuşu: Ritmi ve Gerilimi Yükselten Aksiyon
Edgar Wright, kamera hareketlerindeki ve kurgudaki benzersiz ritmiyle tanınan bir yönetmendir. Fragman, aksiyonun hem yoğun hem de vahşi olacağını gösteriyor. Wright’ın imzasını taşıyan yüksek oktanlı kovalamaca sahneleri ve keskin kurgu, bu karanlık konuya dahi dinamik ve sürekli artan bir gerilim katacağının sinyallerini veriyor. Yönetmenin Hot Fuzz ve Scott Pilgrim gibi filmlerinde gösterdiği yüksek tempolu aksiyon yeteneği, distopik hayatta kalma türünü modern bir sinema diliyle buluşturacak gibi görünüyor.
Yeni The Running Man, hem Stephen King hayranlarını hem de distopik bilim kurgu severleri heyecanlandıran bir proje. Sadece bir aksiyon filmi değil, aynı zamanda medyanın gücü, sınıf ayrımı ve çaresizliğin insanları ne kadar ileriye itebileceği üzerine derin bir yorum niteliği taşıyor. Film, 14 Kasım‘da sinemalarda izleyiciyle buluşacak.